Cumhurbaşkanı Erdoğan: İstanbul Finans Merkezi Türkiye’yi bir üst lige taşıyacak
İstanbul Finans Merkezi Projesi’nde sona yaklaşıldı. Türkiye’de finansın kalbinin atacağı bankalar sahnesi hizmete giriyor. 65 milyar liralık yatırım değeriyle dev proje 50 bin kişiye istihdam sağlayacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin vizyon projelerinden İstanbul Finans Merkezi’nin açılışında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan “IFM, Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yerini güçlendirmek ve ülkemizi bölgesel, gelecekte de küresel bir finans merkezi haline getirmek için geliştirilmiş bir projedir”söz konusu.
Erdoğan “40 yıldır meydanların nabzını tutan bir siyasetçi olarak sandıkların renginden en ufak bir şüphem yok”açıklama yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:
Bugün, ülkemiz ekonomisi ve finans sektörü için stratejik öneme sahip bir açılış töreni vesilesiyle sizlerle birlikteyiz. Artık son 3 gün içerisinde olduğumuz Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ederim. Ramazan ayını her yönüyle dolu dolu değerlendirmeye çalışıyoruz. Zor günlerde millete umut vermeye çalışıyoruz. Deprem bölgesindeki kardeşlerimizi ihmal etmeden yatırımlara hız veriyoruz. Durmak yok, çalışmaları yola, hizmete kazandırmaya devam diyerek milletimizi hayalleriyle buluşturmaya devam ediyor.
İFM’nin ilk etabının açılışının heyecanını yaşıyoruz. New York, Londra, Frankfurt gibi asırlık merkezlerin yanı sıra Dubai, Hong Kong gibi finans merkezleri de bu listede yer alıyor.
“BİZİM ESKİ UYGARLIĞIMIZDAN HABERLERİ YOK”
Asya ile Avrupa arasında artan ticari rekabetle birlikte ülkemizin jeopolitik konumu olan İstanbul’un önünde yeni fırsat pencereleri açıyoruz. Büyüme konseyi olan Türkiye Ekonomi Modeli ile hedeflerimizi bir adım öteye taşıdık. Doğu ile Batı arasında coğrafi ve ticari bir köprü görevi gören İstanbul’un da aynı bağı kurabilecek potansiyele sahip olduğunu düşünüyoruz. İktidara geldikten sonra bu haberi verdik. İstanbul’u dünyanın önde gelen finans merkezlerinden biri haline getireceğiz ve getireceğiz. Şimdi bu işin fiziki şartlarını oluşturduk. Kimlerle savaştık? MB’yi İstanbul’a taşıyacağız dedik, önümüze geldiler. Ne yaptılar, Vakıfbank için de aynı şeyi söylediler. Kadim uygarlığımızdan haberleri yok. Türkiye’de finans tarihinde neler olduğunu bilmiyorlar. İstanbul nasıl oldu da tarihte bu ülkenin finans merkezi olma görevini bir kez daha üstlendi.
“ANADOLU YAKASI AYRI BİR SERVİYE SAHİPTİR”
IFC, Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yerini güçlendirmek ve ülkemizi bölgesel ve gelecekte küresel bir finans merkezi haline getirmek için geliştirilmiş bir projedir. 2013 yılında inşaatına başladığımız Merkez Bankası, kamu bankaları ve borsa başta olmak üzere ülkemizin önde gelen kurumlarını İstanbul’a taşıma kararı aldık. 65 milyar TL yatırım bedeli ile en prestijli projeyi hayata geçirdik. Sıfır atık uyumlu özellikleri ile örnek bir projedir. İlk iş sözleşmesine istinaden yeşil kira sertifikası ile elde edilen 600 milyon liralık kaynağı yeşil dostu projeler için kullanıyoruz. Otel, 26.500 araç kapasiteli akıllı şehir modeliyle iş dünyasının tüm ihtiyaçlarına cevap verecek. İstanbul Avrupa yakasının ardından Anadolu yakası da ayrı bir zenginliğe kavuştu.
“GENÇ GİRİŞİMCİLERİ DESTEKLEYECEĞİZ”
Bölgede faaliyete geçen yerli ve yabancı finans kuruluşlarının faaliyete geçmesiyle birlikte IFC ülkemiz ekonomisine ciddi katkılar sağlayacaktır. 3 kıtanın buluşma noktası İstanbul’da yeni bir finansal ekosistem oluşturacak. Kurumlarımızın ortaya çıkması ekosistemin oluşmasındaki ilk adımdır. IFC, uluslararası sermaye akışını kolaylaştırarak, yatırım çekme potansiyelimizi de artıracaktır. Birikimleri yeni finansal araçlara yönlendirerek ekonomiye tasarruf getirecektir. Finansal istikrarın devamlılığını sağlayacaktır. Ekonomide öngörülebilirliğin ve istihdamın artmasını hızlandıracak. Fintech ve yan finansman alanlarında küresel bir üs olacağına inanıyoruz. İştirak Finans Strateji Belgesi ile yol haritamızı belirledik. Ulusal fintech strateji belgesini de paylaşacağız. Genç girişimcileri destekleyeceğiz ve onları yalnız bırakmayacağız. 10 yıllık sıkı çalışmanın her aşaması, sıkı çalışmanın sonucudur.
Türkiye, IFC ile yıllardır dışlandığı alanda “Ben buradayım” deme iradesini ve cesaretini göstermiştir. Türkiye ekonomisinin finans sektörünün lokomotifi altında hızla büyüyecek olan bu merkezin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. IFC’ye emeği geçen başta TVF ve Emlak Konut olmak üzere herkesi milletim adına kutluyorum.
AZİZ MİLLETİMİZ TÜRKİYE’NİN YÜZYILINI BİSMİLLAH DEMEKLE BAŞLAYACAKTIR.
Ülkemiz 14 Mayıs’ta yapılacak seçim sürecinde. 27 gün sonra sandık başına giderek Türkiye’nin geleceği ile ilgili kritik bir karar alacağız. Sadece adaylar, partiler ve ittifaklar arasında değil, iki farklı anlayış arasında da önemli bir tercih yapacağız. Milletimizin 21 yıldır olduğu gibi çalışmadan, hizmetten ve yatırımdan yana olmayacağına inanıyoruz. Ekonomik kalkınma yolculuğu kesintiye uğramayacak. 2002 öncesi Türkiye’yi tanıyan halkımız, gerektiğinde bedelini ödeyerek elde ettiği demokratik ve ekonomik kazanımlardan geri adım atılmasına izin vermeyecektir. Aziz milletimiz Türkiye Asrını bismillah diyerek başlatacaktır.
“SANDIĞIN RENGİNDEN ŞÜPHE ETMİYORUM”
40 yıllık ömrünü meydanların nabzını tutan bir siyasetçi olarak Allah’ın izniyle sandıkların renginden en ufak bir şüphem yok. Sonuç ne olursa olsun seçim dönemleri siyasetçilerin tartıya çıktığı günlerdir. Ülkenin geleceği için bir amacı varsa herkesin çantasında ne varsa ortaya koyduğu zamanlardır. İnsanlar bu dönemde siyaset kurumuna kulak verirler. Böylece önümüzdeki 5 yıl boyunca kimin ve hangi zihniyetle yönetileceğine karar verir. Muhalefetin Türkiye’yi yönetme, ülkemizin hedef ve hayallerine ulaşma vizyonu olmadığı ortaya çıktı. Ülkemizin 2002 öncesinde neden geri kaldığını, hizmet ve eser sıkıntısı yaşandığını, milletin neden yıllarca yoksulluğa mahkum edildiğini de gösterdi. Batılı tefecilerden 300 milyar dolar dilenmek, her şeyi bedavaya vermek, IMF reçetelerine teslim olmak gibi çirkin vaatlerden bahsetmeye değer bulmuyorum. İngiltere’den 300 milyar dolar getirecekti. Tefecilerle görüştü, anlaştılar ve söz verdiler. O da motamot sözlerini buraya aktarıyor. Sanki sen böyle bir şeye inanıyor musun? Bu mümkün mü? 20 yıl başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yaptım. Dünyanın hiçbir başkanında böyle bir saçmalık görmedim. Ne yazık ki bu zavallının hayatında bir SSK var, SSK’yı mahveden de bu değil miydi? Hayatta olsaydın, War Moon bunu millete gösterirdi. Hastaneler ne haldeydi, şimdi şehir hastanelerimizle dünyaya meydan okuyoruz.
“IMF ÇANTASI YAPICILARININ ÜLKEYİ GERİDE BIRAKMA SÖZLERİNİ MİLLETLER ÇOK İYİ BİLİYOR”
Bakkal hesabı yapacak kadar herkes bunlarla ekonominin yönetilemeyeceğini çok iyi görüyor. Muhalefetin durumuna gülüyor, bazen gülüyor, bazen siyaset kurumu için. Meydanlarda iki anahtarla yürüyenin iki anahtardan da kendini kaybettiğini unutmaz. IMF torbacılarının ülkeyi terk etme vaadlerini millet çok iyi biliyor. İnsanlar milyarlarca dolar borçla nasıl ortadan kaybolduklarını unutmuyorlar.
“GÜZEL YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ”
Yedi kişilik masanın etrafında olanlar var, biri Davos’ta. Davos’ta Kahn IMF’nin başkanı, onunla röportaj yapıyoruz. Arada bir adam gönderiyorsun Türkiye’yi yönetmekten bahsediyorlar taksitini alıyor musun dedim. Türkiye’yi yönetmek benim elimde. IMF’ye 23,5 milyar dolar borcumuz var. 2013 yılına kadar IMF’ye ödemeleri yaptık, bitirdik, sonra ne oldu. Şu an hazinenin başında olan CHP sözcüsü ve ortağı, otellerde kapalı kapılar ardında oturup IMF adına pazarlık yaptı. IMF’den takviye almadan bu işi yürütemeyeceksiniz diye. Ekonomide bir sıkıntı var yok yok çok güzel yolumuza devam ediyoruz. MB’nin döviz rezervi 22.5 milyar dolardı. Benim başbakanlığım döneminde 135 milyar dolara çıkardık. 2013 yılında IMF ile ilişkilerimizi kestik, merkezin döviz rezervleri arttı, şu anda buna ihtiyacımız yok. Bu millet, ülkenin hazinesi borç dolu diye IMF’den alınan borçlarla memur maaşlarının ödendiğini unutmuyor. SHP ve CHP dönemleriydi, millete çok acılar çektirdiler. İnsanlar geçmişte SSK’yı nasıl batırdıklarını, vatanı nasıl soyduklarını asla unutmayacaklar. Bu millet 90’lardaki popülist söylemlerin ülkeyi nasıl çökerttiğini unutmuyor.
Şimdiye kadar ülkemizde hiçbir siyasetçi yolu yemez, lafa bakın. Önünüzde hocalar kızmasın köprü mü otoyol mu yenilir? Soğandan patatese haber verin. Ne soğanın tadını bilirsin, ne de soğanı sofraya koyup dağıtırsın. İktisat bilmeyen, iş ve hizmetin düşmanı oldu. Dünyayı biraz takip eden hiç kimse böyle bir cümle kurmaz. Köprüler, viyadükler, havaalanları olmasaydı Türkiye’nin bir ucundan bir ucuna nasıl giderdik?
“YOL DÜZENLENEBİLİR META DEĞİLDİR, BİLİN Kİ PROFESÖR BAY”
Beni üzen bir şey daha var. Öncelikle yol yenilecek bir meta değildir, bunu bilmelisiniz Sayın Profesör. Yol yenmez ama yol sayesinde üretim var. Üretici ürününü satar, turist seyahat eder, nakliyeci malzemeyi taşır. Yol sayesinde yatırım geliri, sanayi gelişir, istihdam oluşur. 85 milyon birbiriyle buluşacak, helal gıda alacak. Ekonominin, üretimin ve sanayinin bel kemiğidir. Yol medeniyettir diyoruz. 25 yıldır ülkemizin ulaşım altyapısına yatırım yapıyoruz. Beyler bilsinler ki bu domatesler de patatesler de bu tarafa gidiyor. Yollar olmasaydı tüketicinin olduğu yere ulaşamazdık.
“BAY KEMAL’İM BUNLARI TAKİP EDEMEZ”
Yollar olmasaydı 6 Şubat depreminde tüm ihtiyaç sahiplerini deprem bölgelerine nasıl ulaştıracaktı? Uçaklar, tırlar, otobüsler… Depremzedeleri uçakla ücretsiz taşıdık. Burada aklı ve anlayışı olan tüm vatandaşlarıma soruyorum. Memleketimizi rhinestones gibi şekillerde örmeseydik Türkiye’yi buraya getirebilir miydik? 251 milyar dolardan fazla yatırım çekebilir miyiz? Ekonomimizi her yıl yüzde 5 büyütüp istihdamı 32 milyona çıkarabilir miyiz? Havalimanı yapmasaydık 51,5 milyon turisti ağırlayabilir miydik? Uzağa gitmeye gerek yok. İstanbul Havalimanı bile tek başına ulaşım yatırımlarının katma maliyetini göstermeye yeter. Dünyanın ender havalimanlarından biri. Kemal Bey onları takip edemez, hafızası onlara yetmez. Her yatırımda emsal rakamları görmek mümkündür. Bunları olumsuzluklara karşı israf olarak görseydik 2002’lerin Türkiye’sinden bir adım öteye gidemezdik. İlkokuldan lise son sınıfa kadar eğitimin en kıymetli adımlarından biri olan o devirde yaşayan bizler varız. Dokuma kağıtları ile okuyoruz. Ağabeyler de onları bize para karşılığında vermezdi. Yavrularımıza bu belayı yaşatmayalım dedik. Kuşe kağıttan kitapları sıraların üzerine koyduk ve yavrularımız kitaplarını sıraların üzerinde buldular. Bu işte bir anlayışın ifadesidir. Bu farkındalık olmasaydı, eğitimin değerini bilemezdiniz. Üniversite sayımızı 78’den 208’e çıkardık. Göreve geldiğimizde bu bölge çukurlarla, çamurla dolu bir yerdi. Merak etmeyin Ataşehir’dir, Ata ile alakası yoktur. Fikirtepe de berbat bir yerdi. Orada bir köşk vardı, köşk dışında rezil durumdaydı. Kentsel dönüşümle alıp bugünkü haline getirdik. Can pazarına dönüşen yollardan onları kurtardık.
“ÜMRANİYE’DE ATIK PATLADI, CHP’NİN DEMEKTİĞİ BU”
Ümraniye çöplüğü patladı, 39 vatandaşımız öldü. CHP’nin anlamı budur. Orayı yeşil bir milli park haline getirdik. Tüm bunların yanı sıra yol, otoyol ve 31 havalimanı yaparak Kemal Bey ve ortaklarının özel uçakla ilden ile seyahat etmesini kolaylaştırdık. Geldiğinde uçakları satacaktı. Bir uçak kiralarsın, onunla gidersin. Kiralama imkanına sahip oldukları anlamına gelir. Onunla seyahat ediyor. Umarım bu insanlar hiçbir zaman uçaklarını kendilerine teslim etmezler.
Sağlıkta büyük mesafe kat ettik. Çam Sakura’dan sonra havalimanında Murat Dilmener hastanesini 45 günde yaptık. Aynı projeyi burada Sancaktepe’de hayata geçirdik. Covid döneminde her iki tarafa 1006 yatak yaptık, 45 günde büyüttük. İş bilen, kılıç kullanan. Şu anda 19 büyük şehrimizde prestijli şehir hastaneleri yapıldı ve devam ediyor. Diğer büyük şehirleri de bu hastanelerle donatacağız. Bu ülkeyi büyük projeleri yok edenlerin, engelleyenlerin insafına bırakmayacağız.